Baz enerji kaynağı karbonsuz nükleer güç santralleri NGS elektrik üretimleri ile meydana gelen çok uzun yarı ömürlü yüksek düzeyli tüketilmiş nükleer yakıtların on binlerce yıl boyunca güvenli ve düzenli biçimde korunması gerekmektedir. Oluşan tehlikeli nükleer yakıt atıklarının idaresi ise ulusal nükleer güvenlik ve radyasyon güvenliği yasal mevzuatları ve yönetmelikleri uyarınca her ülke tarafından ayrıntılı şekilde belirlenmektedir. Radyasyon ölçüm düzeyleri göz önüne alınarak düşük radyasyon seviyeli kısa yarı ömürlü radyoaktif atıklar, yine düşük radyasyon seviyeli ancak uzun yarı ömürlü radyoizotoplar ve yüksek radyasyon seviyeli uzun yarı ömürlü nükleer atıkların yok edilmesi bağlamında oldukça farklı radyoaktif atık teknolojisi yöntemleri uygulanmaktadır. İyonlaştırıcı radyasyonların biyolojik etki mekanizmaları sonucu oluşacak zararlar ve olumsuzluklardan çevrenin aynı zamanda insanların korunması açısından özellikle çok uzun yarı ömürlü yüksek radyasyon seviyeli olan küresel nükleer atıkların bertaraf edilmesi önem taşımaktadır. Finlandiya radyoaktif maddeler yönetimi projesi çerçevesinde yüz binlerce yıl radyasyon güvenliği korunması sağlayacak olan nükleer atıkların bertarafı ve imhası teknolojileri bu yazıda incelenmektedir.
Dik yamaçtan aşağıya doğru virajlı beş kilometre uzunluğundaki yol vasıtasıyla çukurda yer alan bir tünele ulaşılmaktadır. Tünelin dibinde ise kaya yüzeylerinde sondajlama yapmak üzere çalışmaya hazır sarı donanımlı teçhizatlar ve ekipmanlar bulunmaktadır. Tünelin içindeki hava üşütücü olmakla beraber bir kaç yıl sonra içerisine konulacak nükleer atıklar sayesinde ısınarak sanki Fin Saunası ya da Fin Hamamı haline dönüşecektir. Tünelin zeminindeki deliklere gömülü halde 5.2 metre uzunluğunda bakır kaplı kutular içerisinde dünyanın en riskli radyoaktif atıkları arasında sayılan çok yüksek aktiviteli tüketilmiş nükleer yakıt atıkları yerleştirilecektir. Sondaj çalışmaları tamamlandığında 70 km’lik tünel boyunca neredeyse 100 yıl sürecek her biri yarım ton kullanılmış nükleer yakıt ihtiva eden 3250 adet kutu ve varil gömülecektir. Böylece, gelecek nesillerin radyasyonsuz, emniyetli ve güvenli yaşamasının sağlanması yönünden tüm radyoaktif atık tecridi sağlanacaktır. Yüz yılı kapsayan mega radyoaktif atık arıtılması projesi henüz başlangıç aşamasındadır. Küresel baz enerji kaynağı karbonsuz nükleer güç santralleri NGS yakıtları içeriğinde kullanılan plütonyum radyoizotopları on binlerce yıl güvenli ve emniyetli biçimde depolanması gerekmektedir. Finlandiya tarafından iki nükleer güç santrali NGS kompleksinden birinin bulunduğu küçük ormanlık ada Olkiluoto (Olkiluoto 3 - Finland - AREVA) yöresinde ONKALO - Posiva daimi nükleer atık depolama sahası içinde gömülü durumda stoklanacak ve depolanacak radyoaktif atıkların en az 100000 yıl boyunca güvenli biçimde bertaraf edilmesi amaçlanmaktadır. Jeolojik veriler değerlendirilmesi halinde Finlandiya ana kayaçlarının yaşı yaklaşık 1.9 milyar yıl olarak hesaplanmaktadır. Radyoaktif atıkların daimi depolanma zamanı dikkate alındığı takdirde ise akıl almaz takribi 4000 insan nesli süresinin geçmesi gerektiği bulunmaktadır. Finlandiya Güç Dağıtım Şirketi Posiva Direktörü Mika Pohjonen, söz konusu periyot kadar insanlığın dünyada varlığını sürdürüp sürdürmeyeceğini aynı zamanda gelecekte günümüz nükleer güvenlik ve radyasyon güvenliği yasaları hükümlerinin izlenip izlenmeyeceğini hiç kimsenin bilmediğini ifade etmektedir. Örneğin, geçmiş süreç göz önüne alınması durumunda mükemmel yaratık Homo sapiens insan türü Avrupa kıtasına ulaşmadan yüz bin yıl öncesi Finlandiya buzul kütleleri altında idi. Posiva radyoaktif atık sahası seçimi zarfında küresel ısınma ve global iklim değişiklikleri mekanizmaları nedeni deniz seviyelerinin yükselmesi ile birlikte bölgenin 1000 yıl içinde sulara gömülmesi veya bir kez daha yörenin bir kaç kilometre kalınlığındaki buzul kütleleri altında kalma olasılıkları da bilimsel değerlendirmeler içeriğine alınmıştır. Bilim insanları Finlandiya’nın Grönland (Greenland) benzeri buzul örtüsü kaplanması varsayımı üzerinde çalışmalar gerçekleştirmiştir. Neticede gelecek Finli kuşaklar on binlerce yıl sonra bile daimi nükleer atık sahası yöresinde 400 metre derinlikte açılacak kuyulardan radyoaktivite yönünden kontamine olmamış radyasyonsuz temiz içme suyu temin edebilecektir.
Aşağıdaki resimde Finlandiya Posiva daimi radyoaktif atık depolama sahası tünel girişi görüntülenmektedir. Kaynak: The Economist Dergisi
Öte yandan, Posiva nükleer atık alanı projesi öncelikli çalışmaları çerçevesinde kaya çatlakları içerisinde yeterince radyoaktif atık bertaraf etme hücreleri oluşturulması programlanmaktadır. Nükleer atık varilleri ve kutuları 2020 yılları başlarından itibaren Posiva radyoaktif atık yok edilmesi ve imhası sahası tüneli içine taşınacaktır. Mr Pohjonen, iş makinalarının kulakları sağır eden gürültüsüne rağmen projenin düzgün ve incelikli şekilde yürütüldüğünü açıklamaktadır. Son yıllarda temel yük kaynağı karbonsuz nükleer enerji reaktörleri kompleksleri güç üretimleri menşeli son derece yüksek aktiviteli radyoaktif yakıt atıkların nihai depolanması lisanslama işlemleri faaliyetlerini tamamlayan ilk ülke Finlandiya’dır. Bu nedenle küresel nükleer otoriteler, Finlandiya nükleer atık yönetimi projesi çalışmalarını yakından izlemektedir. Örneğin, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (International Atomic Energy Agency – IAEA) uzmanları ile diğer ülkeler özellikle de Fransa, İsveç gibi ülkeler Finlandiya yüksek radyasyon düzeyli nükleer maddeler son depolanması ve saklanması projesini dikkatle takip etmektedir. Amerika Birleşik Devletleri Donald Trump Hükümeti de 1987 yılında yer seçimi yapılan ancak 2010 yılından itibaren durdurulan Nevada Eyaleti Yucca Dağı yüksek radyasyon seviyeli daimi radyoaktif atık depolama sahası (Yucca Mountain Repository) proje çalışmalarının yeniden başlatılması kapsamında 120 milyon dolarlık bütçe talebinde bulunmuştur. Gerçekte, tüketilmiş nükleer yakıtların yok edilmesi yöntemleri dünyanın en zorlu projeleri arasında kabul edilmektedir. Dünyada geçici depolanan 266000 ton yüksek seviyeli radyoaktif atıklara ilaveten son 10 - 20 yıl süresince 70000 ton tehlikeli nükleer atık daha oluşmuştur. Sussex Üniversitesi (University of Sussex)’nde görevli Finli akademisyen Dr Markku Lehtonen, nükleer yakıt atıklarının daimi saklanması maliyetleri yüksek olmasına rağmen risklerden korunmanın önemini vurgulamaktadır. Aynı zamanda belirsiz, kuşku uyandıran ve bilgiden yoksun sürüncemeli konuma terk edilen nükleer atıkların geçici depolanması koşullarının tehlikesini işaret etmektedir. Bununla beraber bazı kesimler ise sürekli nükleer atık depolanması şartlarının acil olmadığı görüşünü savunmaktadır. Örneğin Amerika, yenilikçi teknikler ve inovatif teknolojiler geliştirilinceye kadar yarı soğutulmuş kullanılmış nükleer yakıt atıkların çimento dökülmüş kuru depolama varilleri ile fıçıları içinde saklanması faaliyetlerini yeterli görmektedir. ABD’nin üst düzey bir komisyonu tarafından 2012 yılında yapılan çalışmalar sonucu tüketilmiş nükleer yakıtların bertaraf edilmesi teknolojileri seçeneklerinin açık tutulması bağlamında uzun süreli geçici nükleer atık depolama yönteminin faydalı olduğu kanısına varılmıştır. Her şeye karşın daimi ve nihai radyoaktif atık saklanması metodu ise söz konusu üst kurulca temel ve esas yöntem olarak benimsenmiştir.
Finlandiya Posiva daimi yüksek seviyeli radyoaktif yok etme ve gömme sahası tüneli içinde yapılmakta olan sondaj çalışmaları aşağıda resmedilmektedir. Kaynak: The Economist Dergisi
Tüm çok yüksek aktiviteli nükleer atık üreticisi ülkeler radyoaktif atıkların gömülmesi yönünde ortak görüşleri olmasına rağmen Finlandiya ilk gecikmiş global adımı atmaktadır. Finlandiya, yüksek radyasyon seviyeli daimi radyoaktif atık saklanması yöntemi sayesinde küresel boyutta iki önemli ders sunmaktadır. Birinci ders olarak nispeten kararlı jeolojik yapı keşfedilmesi ve güvenilir ulusal nükleer atık depolama teknolojisi uygulanması gösterilmektedir. İkinci ders olarak ise Finlandiya radyoaktif atık idaresi kapsamında projenin gerçekleştirilmesi açısından geniş kamuoyu desteğinin sağlanması işaret edilmektedir. Diğer İskandinav ülkelerinin benzer nükleer atık imha projesi çalışmaları yürütmesinin zorluğu da vurgulanmaktadır. Tampere Üniversitesi’den Matti Kojo, Finlandiya’nın bütün kurumları ile birlikte uzman güvenilirliği ve demokrasi anlayışının hüküm sürdüğü dünyadaki ender ülkelerden biri olduğunu ileri sürmektedir. Yine aynı kişi, Finlandiya’da uygulanan bir projenin başka ülkelerce kopya edilmesini ise olanak dışı görmektedir. Nükleer atıkların daimi depolanması çok uzun olması yanında uygun jeolojik yapının seçimi de güçlükler arasında sıralanmaktadır.
Finlandiya, baz enerji kaynağı karbonsuz nükleer güç santrali elektrik üretimlerine başlamasından hemen sonra 1983 yılında 100 bölge içinden Olkiluoto daimi radyoaktif atık depolama sahasını seçmiştir. Seçilen yörenin haritasında faylar ve çatlaklar belirtilmesine rağmen daimi nükleer atık depolama sahası sismik yönden oldukça sakin mıntıka niteliği taşımaktadır. Gömülen radyoaktif variller, nükleer fıçılar ve kutuların olası zelzele bölgelerinden uzak tutulması gerekmektedir. Aksi takdirde deprem ve yer sarsıntısı neticesi radyoaktif atık varillerinin ezilmesi ve parçalanması ise çevreye muhtemel tehlikeli nükleer madde sızıntısı ve radyasyon kontaminasyonu riski doğurmaktadır. Finlandiya Radyasyon ve Nükleer Güvenlik Kurumu STUK, Posiva daimi nükleer atık sahası seçimi sırasında zemin, ana kaya ve yeraltı suyu çalışmalarının en ileri modern teknikler yoluyla yapıldığını duyurmaktadır. Posiva sürekli radyoaktif atık koruma sahası Baş Jeoloğu Ismo Aaltonen, özellikle gelecek buzul çağı sonrası erime sürecinde ana kayanın yukarıya doğru yer değiştirmesi halinde depremlerin olabileceğini de ifade etmektedir. Bu arada Olkiluoto bölgesi 10000 yıl önce vuku bulan şiddetli basınç sonucu halen yukarıya doğru yükselmektedir. Ayrıca, atık depolama sahası girişine yakın yerde bulunan kayalar üzerindeki çizikler de buz kütlesi geriye doğru çekilirken bıraktığı son buzul çağı ayak izleri kabul edilmektedir.
Nükleer enerji uzmanları, tüm sismik kriterler ve çevresel ölçütler dikkate alındığı takdirde Finlandiya ve İsveç’de kristal granit, Fransa genelinde killi ya da Amerika Yucca Mountain yöresi volkanik kayaç yapılarının derin jeolojik daimi nükleer atık bertaraf sahası açısından uygunluğunu belirtmektedir. IAEA radyoaktif atık uzmanı Stefan Mayer, gerekli nükleer güvenlik ve radyasyon güvenliği standartları olan aynı zamanda yeterli jeolojik özelliklere sahip dünyada çok sayıda sürekli nükleer atık depolama ve saklama sahası bulunduğunu dile getirmektedir. Diğer taraftan, yüksek aktiviteli nükleer atıkların yok edilmesi yönteminde teknoloji bir başka engel olarak ortaya çıkmaktadır. Yeryüzü ve nükleer atık varillerin yer aldığı 400 – 500 metre derinlikteki ana kaya arasında radyoaktif fıçılar çevresindeki çelik, bakır, su absorblayıcı bentonit kili ile birlikte hücreleri kapatan bentonit kapaklar ve en son tünel girişi olmak üzere çok sayıda insan yapısı tabakalar bulunmaktadır. Finlandiya radyoaktif atık ziyaretçi merkezinde minyatür bir modelle daimi nükleer atık depolama sahası Amerika’nın en korunumlu yeri olan Fort Knox kalesinden bile daha emniyetli ve güvenli olduğu şeklinde tanıtılmaktadır. Posiva nükleer atık sahası ziyaretçi merkezi, korozyon olasılığı değerlendirilmesi ise eski kayalar içindeki bakır yatakları modellemesi çalışmaları yoluyla yapılmaktadır. Bununla beraber STUK, muhtemel bakır deformasyonu yönünde daha fazla bilimsel araştırma üzerine yoğunlaşılması gerektiğini bildirmektedir. Mr Kojo dahil bazı akademisyenler, diğer ülkelerde uygulanan çok engelli koruma sistemleri ile kıyaslandığı takdirde bakır korozyonu kuşkularının Fin medyası tarafından hafife alınmasından kaygı duymaktadır. Ulusal nükleer atık yönetimi kapsamında en incelikli çalışma ise yaygın toplumsal uzlaşı kanalıyla geniş kamuoyu desteği temini sayılmaktadır. Finlandiya, radyoaktif atık idaresi faaliyetlerini erken başlatması ve çalışma programına aynen uyulması da proje başarısının ana hatları arasında kabul edilmektedir.
Finlandiya yüksek aktiviteli nükleer atık sahası seçimi ve 2020’li yıllarda daimi radyoaktif atık saklama çalışmalarının başlatılması kırk yıl önceden kararlaştırılmıştır. Yurt içinde nükleer atık yok edilmesi sorunlarına çözüm bulunması çerçevesinde baskıyı artıran tüketilmiş radyoaktif yakıtların ithalat ve ihracatının yasaklanması kararı Finlandiya Parlamentosu tarafından 1994 yılında yasalaştırılmıştır. Dünyada sadece çok az sayıda ülke aynı kararlılığı göstermektedir. Ulusal nükleer atık yönetimi kapsamında iyi haber olarak yüksek radyasyon düzeyli uzun yarı ömürlü kullanılmış nükleer yakıtların daimi saklanması öncesi geçici radyoaktif atık depolama tankları içerisinde 30 – 50 yıl kadar soğutulması gerekmektedir. Böylece, hızla artması planlanan Çin baz yük kaynakları karbonsuz nükleer güç santralleri NGS işletilmesi kanalıyla ortaya çıkacak olan radyoaktif atıkların daimi depolanması problemlerinin çözümü açısından zaman kazanılmaktadır. Öte yandan, Fin kamuoyunun nükleer sanayi sektörüne güveni 1986 Ukrayna Çernobil ve 2011 Japonya Fukuşima nükleer santral kazaları vuku bulmasına rağmen halen oldukça yüksek seviyede seyretmektedir.
Finlandiya dört adet nükleer güç reaktörü dünyanın en yüksek enerji kapasite kullanım oranları ile verimli biçimde çalışmakta olup ülkenin %26 elektriğini de sağlamaktadır. Posiva radyoaktif atık sahası ortak sahibi olan TVO ile Fortum nükleer güç üretim ve dağıtım firmaları Finlandiya elektrik piyasası sektörünün önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Söz konusu firmaların Finlandiya sanayi ve belediyelerde çok sayıda hissesi olması da kamuoyu desteğini artıran ciddi faktörler arasında sayılmaktadır. TVO tarafından işletilen iki Olkiluoto nükleer güç reaktörü, Onkalo sürekli radyoaktif atık depolama sahası yakınında yer almaktadır. Daimi nükleer atık sahası ve nükleer güç reaktörleri çevresinde ikamet edenler de ulusal nükleer güç sektörü gelişimini onaylayan akademik tabirle nükleer ile bütünleşmiş kişilerden oluşmaktadır. Kamuoyu anket yoklamaları nükleer sektörü olumlu görenlerin olumsuz eğilimler sayısı karşısında fazla olduğunu göstermektedir. Fin halkının hükümete güveni de yüksek düzeyde bulunmaktadır. Bir zamanlar TVO firmasından çalışmış Olkiluoto reaktörleri yöresinde 9300 nüfuslu Eurajoki Kenti Belediye Başkanı Vesa Lakaniemi, nükleer atık sahası konusunda yerel halkın ikna edilmesinin zor olmadığını açıklamaktadır. Yerel idareler, nükleer endüstri kaynaklı gelirler vasıtasıyla halkın daha düşük vergi ödemesini sağlamakta aynı zamanda kamuoyuna düzenli belediye hizmetleri sunmakta ve yaşlıların konutları da sürekli onarılmaktadır.
Finlandiya kamuoyu yüksek radyasyon düzeyli radyoaktif atık imha sahası çalışmalarının güvenli ve şeffaf biçimde yönetileceğine inanmaktadır. Fin tasarımı daimi radyoaktif atık saklama sahası çalışmalarının kaya kadar sağlam olduğu görüşü de yaygınlaşmaktadır. Dünyanın her yerinde ulusal nükleer güvenlik ve radyasyon güvenliği yönetmelikleri çok sıkı olmakla birlikte Fin halkı ülkelerinde söz konusu yasaların en iyi şekilde uygulandığını düşünmektedir. Bazı akademisyenler ise Finlandiya halkının nükleer atık yok etme sahası çalışmalarına aşırı güven duymasından kaygılanmaktadır. Örneğin, Japonya toplumunun nükleer enerji güven duygusu Fukushima nükleer santral felaketleri sonrası aniden sıfırlanmıştır. Diğer taraftan TVO, üçüncü Olkiluoto nükleer güç reaktörü kurulması gecikmeleri, nükleer reaktör maliyeti artışları ve yapım çalışmaları yürüten Fransız – Alman şirketleri arasında hüküm süren anlaşmazlıkların nükleer sektöre olumsuz bakışları yükselttiğini de hesaba katmaktadır. STUK kestirme yola baş vurmamasına rağmen Posiva nükleer atık sahası yönetimi ile ilişkilerinde uyuşmazlık yaşanmasının çok yakın olmasından da kaygı duyulmaktadır. İsveç ve Fransa, radyoaktif atık sahaları lisanslamaları bağlamında ulusal sivil toplum kuruluşları STK ve medyanın eleştirilerinden uzak ancak daha canlı bir politika izlemektedir. Amerika ve Fransa gibi ülkeler inovasyona dayalı teknolojiler ortaya çıkması ya da sosyal eğilimlerin değişmesi halinde tersine çevrilebilir ve telafisi mümkün nükleer atık sahası ilkeleri doğrultusunda hareket etmektedir. Yenilikçi teknolojiler sayesinde yüksek radyasyon düzeyli tüketilmiş radyoaktif yakıtın tekrar kazanılması faaliyetleri söz konusu ilkeler arasında sayılmaktadır.
Finlandiya daimi nükleer atık saklanması ve imhası modeli kapsamında yukarıda belirtilen ilkelerin uygulanması ise zor görülmektedir. Ancak, radyoaktif atık uzmanları doğru yaklaşım bulunması güçlüğünü de ileri sürmektedir. Meselȃ, İngiltere kendi ilkeleri kapsamında nihai nükleer atık depolama sahası halen tespit edememiştir. Aslında son radyoaktif atık saklama sahası maliyetleri ön plana çıkmaktadır. Finlandiya elektrik üretim, iletim ve dağıtım firmaları kanalıyla toplanan radyoaktif atık sermayesi 2.5 milyar euro (2.7 milyar dolar’a)’ya ulaşmaktadır. Yakın zaman içinde 3.5 milyar euro’ya erişmesi beklenmektedir. Beş adet nükleer elektrik reaktörü ünitelerinin sürekli işletilmesi durumunda birikecek radyoaktif atık kapitali sayesinde Finlandiya nükleer güç sektörü 100 yıl sürecek daimi nükleer atık depolaması projesi çalışmalarını finansal sıkıntılar çekmeden rahatlıkla yürütecektir. Diğer ülkelerde ise yüksek maliyetler ve yetersiz mali disiplin hüküm sürmektedir. Örneğin, ABD Yucca Mountain projesi tamamlanması yönünde nükleer atık sahası maliyeti bir zamanlar 96 milyar dolar olarak hesaplanmıştır.
Amerika 2012 yılında vergi mükellefleri yoluyla nükleer atık fonu adı altında 27 milyar dolar toplamasına rağmen radyoaktif atık yönetimi idaresi içeriğinde hiç bir finansal kaynak tahsis etmemiştir. Finlandiya radyoaktif atık muamele modeli taklit güçlüğüne rağmen sorumluluk duygusu çerçevesinde bir ilham kaynağı da oluşturmaktadır. Sonuçta, Finlandiya nükleer atık saklama sahası bölgesini ziyaret eden Amerikalı, Çinli, Japon ya da İngiliz yetkililer sadece gelecek kuşakların korunması ilgili değil aynı zamanda sismoloji, sosyoloji, yenilikçi teknoloji ve nakit finansal kaynak temini konularında bilgi sahibi olmaktadır. Ayrıca, yürütülen Finlandiya daimi nükleer atık yok etme sahası projesi çalışmalarının etik açıdan değerlendirilmesi de gerekmektedir. Aşağıdaki resimde inşaatı devam eden Finlandiya Olkiluoto nükleer güç santrali NGS üçüncü nükleer elektrik reaktörü ünitesi sol tarafta simüle edilmek suretiyle gösterilmektedir. Kaynak: foronuclear.org
Kaynaklar:
-Yeni Nesil Nükleer Güç Reaktörleri, Ahmet Cangüzel Taner Radyasyondan Korunma Derneği Yayınları RKD , Yararlı Bilgiler, 2013.
-Radyoaktif Atıkların Nihai Depolanması, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler, 2013.
-Nükleer Atık Yönetimi (İdaresi), Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler, 2013.
- Kâinat, İnsan Ve İyonlaştırıcı Radyasyonlar, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler 2014.
-Atom, Radyoaktivite, Radyoizotoplar ve İyonlaştırıcı Radyasyon Çeşitleri, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler, 2014.
-İyonlaştırıcı Radyasyonların Biyolojik Etkileşme Mekanizmaları, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler, 2014.
-Dünya Toryum Rezervleri ile Küresel Karbonsuz Toryum Kaynaklı Nükleer Elektrik Reaktörleri Geliştirilmesi için Yapılan Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler, 2014.
-Dünya Elektrik Arz Güvenliği Sıkıntıları Çözümü Perspektifleri Kapsamında Yüzer Karbonsuz Yeni Nesil Nükleer Enerji Santralleri Kurulması Çalışmaları, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler, 2014.
-Çin Nükleer Güç Programı ve Nükleer Enerji Planlaması Kapsamında Karbonsuz Baz Yük Kaynağı Nükleer Güç Santralleri NGS Nükleer Güvenlik Kıstasları ve Nükleer Radyasyon Güvenliği Zafiyetleri, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler 2014.
-Global Uranyum Zenginleştirme Programları Çerçevesinde Küresel Nükleer Kontamine Sahaları Temizleme ve Radyoaktif Atık Yönetimi Çalışmaları, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler, 2015.
-Amerika Nükleer Güç Santralleri NGS Çalıştırılması Sonrası Ortaya Çıkan Tüketilmiş Radyoaktif Uranyum Yakıtlarının Nükleer Atık İdaresi Kapsamında Yok Edilmesi Problemleri, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler, 2015.
- The Economist Dergisi, (12 Nisan 2017 – 18 Nisan 2017).
Ahmet Cangüzel Taner
Fizik Yüksek Mühendisi
Radyasyondan Korunma Derneği (canguzel.taner@gmail.com)